CEBİMDE KAN VAR


SİNEMADA İNSAN HAKLARI YARIŞMASI – Danimarka
Demokratik Kongo Cumhuriyetinde(DKC) 15 yıldır devam eden iç savaşta 5 milyon kişi öldü, 300,000’den fazla kadın tecavüze uğradı. İç savaş silahlı gruplar bu savaşı sürdürmeye yetecek parayı bulabildikleri sürece de durmayacak. Paranın kaynağı Kongo’da bulunan bazı doğal mineraller. Bu mineraller cep telefonları başta olmak üzere pek çok elektronik cihazın üretiminde kullanıldığı için değerli. Kongo bu minerallerin dünyadaki en büyük rezervlerine sahip. Dolayısıyla Kongo’dan çıkartılan minerallerden satın alan üreticiler ve bunları kullanan tüketiciler, bir şey yapmadan oturduğumuz sürece hepimiz bu savaşı finansal olarak destekliyoruz.
Filmin amacı bu gerçeği ortaya çıkartmak değil zira gerçek Birleşmiş Milletler raporlarında 10 yıldır zaten yer alıyor. Filmin amacı bu gerçeği bildiği halde görmezden gelen büyük şirketlerin ve devletlerin artık bu savaşı durduracak bir şeyler yapmalarını sağlamak. Bu amaçla Nokia’ya ulaşarak çevreci ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olduğunu iddia eden firmanın bu konudaki politikasını öğrenmek yapılanları görmek istiyor. Öte yandan Kongo’daki madenlere inip orada da çekimler yapıyorlar. Çocukların ve yetişkinlerin madenlerde nasıl köle gibi çalıştırıldıklarını, hangi şartlar altında yaşadıklarını gösteriyor.

Öte yandan filmde sivil toplum örgütleriyle irtibata geçilerek bu sorunun çözüm yollarına da yer verilmiş. Biri kısa biri daha uzun zaman alacak iki çözüm önerisi de açıklanıyor. Çözüm önerilerinden biri aynı pırlantalarda olduğu gibi minerallerin de sertifikalanması, ki bu uzun bir süreç gerektiriyor. Kongo’daki halk için daha çabuk sonuç verecek bir çözüme ihtiyaç var. Daha kısa sürede sonuç verecek ikinci çözüm ise bu mineralleri kullanan tüm şirketlerin tedarikçilerini açıklaması. Bu sayede tedarik zinciri ortaya çıkacak ve şüpheli tedarikçiler büyük baskı altına alınmış olacak. Bunun zaten şirketlerin şeffaflık politikalarıyla da uyumlu olması beklenir. Ancak öneriyi götürdüğünde Nokia bunu yapamayacağını söylüyor. Nedeni ısrarla sorgulandığında ise rekâbet nedeniyle bu bilgiyi açıklayamayacağını belirtiyor. Rekâbet daha fazla kâr etmek için yapılan bir yarış, oysa ortada ölen insanlar, tecavüze uğrayan kadınlar, köle gibi çalıştırılan çocuklar var. Şirket yetkilileriyle yapılan konuşmalar insana şirketler kâr peşinde koşarken sosyal sorumlulukları ancak kârlarını etkilemeyecek konularla sınırlı kalıyor demek ki dedirtiyor.
Cebimde Kan Var” bu gerçeği herkesin duyması, şirketlerin ve devletlerin insan haklarına saygı duymanın kâr etmekten daha öncelikli olduğunu anlaması amacıyla çekilmiş. Bunun sağlanmasında tüketici olarak bizlerin de sorumluluğu var. Hem rekabet yasalarında gerekli düzenlemelerin yapılması için hem de şirketlerin insan hayatı ve onurunu kârdan üstün tutması için bu tür girişimleri başlatanlara destek olmalıyız. Filmi izlemenizi ve filmin resmi sitesini ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum.

Benim cep telefonum da Nokia. Dünyada satılan her 3 telefondan biri Nokia. Nokia’nın nasıl teknoloji ve telefon üretiminde öncü bir rolü varsa bu konuda da aynı hassasiyeti göstermesini, bir an önce harekete geçmelerini bekliyorum. Bunu yapabileceklerini biliyorum.

2010 Berlin Adalet Ödülü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder