Hatun Teyze Bize “Okumanın Yaşı Yok” Dedi....

Çekmece henüz yayımlanmamışken, içeriğinde yer almasını planladığımız konulardan birinin de, içimizden birilerinin farklı hayat hikayelerini onlarla söyleşerek paylaşmak olabileceğini düşünmüştük. Bu sayımızda, okumayı kendi kendine öğrenen Hatun Teyze’nin okumaya olan tutkusuna yer veriyoruz. Hatun Teyze’ yi, çocukları ve torunlarıyla birlikte yaşadığı sıcak yuvasında ziyaret ettik.
Çocuklarınız ve torunlarınızla İstanbul’da yaşadığınızı ve hayatta her zaman öğrenmenin mümkün olduğuna inandığınızı biliyoruz. Bize biraz kendinizden ve okumaya küçükken başlayamama nedenlerinizden bahseder misiniz?
Bingöl’ ün Kiğı ilçesinde oturuyorduk. Çocukluktan beri okula gitme fırsatımız olmadı. Okul yoktu, yol yoktu. O dönemde okula çok meraklıydım.
19 yaşında evlendim. Çok kalabalık bir ailemiz ve çok mutlu bir hayatımız vardı. Evlendikten sonra eşim Almanya’ya gitti. O dönemde ben de çocuklarımla burada kaldım. Daha sonra eşimle 7 sene birlikte Almanya’ da çalıştık. Türkiye’de o dönemde çok güzel gelişmeler oluyordu. Çalışmak için tekrar Türkiye’ye dönüş yaptık. Ama Almanya’ daki hayatımız çok güzel geçti. Almanya’ ya gidince okumanın önemini orada daha cok hissettim. Bir yerden bir yere giderken istasyondaki isimleri bilmeniz gerekiyordu mesela. Türkiye’ye döndüğümüzde yine hep beraberdik, tüm aile biraradaydık. Ama 4 tane çocuğum vardı, okula gitmem mümkün olmadı. Eşim de pek istemedi. Daha sonra herkesin işleri ayrıldı. Çocuklarımın hepsi evlendi, torunlarım oldu.

Kimsenin desteğini almadan okumayı öğrenmek çok zor olsa da siz bunu başardınız. Okumayı kendi kendinize öğrenmek için ne gibi yöntemler izlediniz?
Kendi kendime uğraştım okumayı öğrenmek için. Ama yazmam yok, onun için de çabalayacağım. Yazmayı öğrenmek istiyorum. Harfleri eksik yazıyorum ama yapacağım mutlaka. 63 yaşındayım. Şimdi bu yaşımda bile okula gitmek isterim. Kendi kendime öğrenirken, harflere bakıp bakıp yazıyordum. Harfleri yanyana getiriyor ve okuyordum. Almanya’ dan döndükten sonra okumayı öğrenmeye çalıştım, fakat aile çok kalabalıktı. İki senedir okumanın üstüne daha çok düşme fırsatım oldu. Televizyon da izliyorum. Haberler ve tartışma programları izlemeyi çok seviyorum. Güncel şeyler izlemeyi çok seviyorum.
Eğer okuma fırsatınız olsaydı hangi mesleği seçmek isterdiniz?
Doktorluk yapmak isterdim. Çocuk doktoru olmak isterdim, insanları çok sevdiğim için. Ya da öğretmenlik olabilir. İnsanlarla ilgili bir meslek seçmek isterdim.
Okumayı ilk fark ettiğinizde neler hissettiniz? Okumak sizin için ne ifade ediyor?
Çok mutlu oldum, okumayı ilk fark ettiğimde. Şimdi “Türkan”ı okurken de heyecanlanıyorum. O’nun çaba harcadığı şeyler, çocukların çektiği çileler... Hem benim gibi çok hevesliymiş okumaya. Okumak bana çok güzel şeyler katıyor. İnsanlara, aileme, çocuğuma çok güzel şeyler katardım eğer okuyabilseydim. Benim içimde kaldığı için gençlerin okumalarını çok istiyorum. Üniversiteye gidenlere çok hevesleniyorum. İnsanlar okumadıkça cahil oluyor. İnsanın kendi çevresi farklılaşıyor okudukça. Hem insanlara hem aileme, sevdiklerime elimden gelse okumaları için çok yardımcı olurum.
Ne tür yazılar okuyorsunuz? Hangi yazarları seviyorsunuz?
Gazete çok okuyorum. Zülfü Livaneli’yi beğeniyorum, kalemi güzeldir. Ruhan Mengü’yü seviyorum. Mustafa Mutlu’yu seviyorum. Daha çok köşe yazıları okuyorum. Kitap olarak Ayşe Kulin’in “Türkan”ını okuyorum. Bu benim ilk kitabım. Bundan sonra Atatürk’ün hayatını alıp okumak istiyorum. Nasıl doğmuş, nasıl yaşamış, onları öğrenmek istiyorum. Ölene kadar, sağlığım yerinde oldukça okuyacağım. Bu yaştan sonra başka ne yapabilirim ki? Çok yaşlandım, okuyarak rahatlıyorum. En büyük idealim okumak. Yaşlanınca zaten insan yalnız kalıyor. Okumak beni çok rahatlatıyor. Sanki anlatılan ortama gidiyorum. Okumak beni o dünyanın içine çekiyor. Herkese okuyun diyorum, okumayı öneriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder