Ölüme Yatanlar


İlker Kayı


Şikâyetin ne? Nefesim daralıyor, öksürüyorum. Ne kadar zamandır var? Baya oldu. Yaş kaç? 32. Sigara içer misin? Yok. Ne iş yaparsın? İşsizim. Konfeksiyonda çalışırdım evvelden.
***
Moda eski(til)mişe rağbet edince, tekstil iş kolları arasında da hızla bu talebe arz yaratmak için bir akım oluşuverdi. Öyle rağbet yağdırdı ki moda, en hızlısından eski(til)miş kot sürülmeliydi piyasaya. Malum, insanlar böyle severdi artık kot pantolonu: Beyazla(tıl)mış.
Peki; nasıl olacak ki bu hızlı üretim? Yalnız hız da yetmez, bir de ucuz olmalı. Maliyet kârın en beter düşmanı. Öyle bir düzenek kurmalı ki seri üretimle bir sürü kot pantolon, birazcık paraya ve emeğe mal olmalı.


***
Senin röntgen filmi çok fena. Sigara içer miydin sen? Yok. Nerde çalışıyodun? İşşizim. Konfeksiyonda çalıştım. Ne yapardın sen konfeksiyonda? Rodeo. O ne?  Kot  kumlama. Kum mu?
***
Körün istediği tek göz, gökten düştü iki açıkgöz. Kumla yapalım diye düştü açıkgözün biri. Sudan çıkmış/ucuz deniz kumuyla. Olmaz mı? Olur. Nasıl kullanalım da kumlayalım kotu? Kürekle atacak halimiz yok ya kumu. O vakit, kuraraktan bir kompresör sistemi, püskürtmeli kumu kota, beyazla(tıl)mış kot elde etmeli. Olur mu olur da, kum kaybolur gider. Sürekli kum mu getirtelim? Nasıl sürdürürüz bu sistemi ufacık minicik tane tane kumla? Elbet onun da bulunur bir hal yolu, hele bir başlayalım.
Her şey iyi güzel de bu sigorta çok para götürür. Ne yapsak ki? Sigortasız işçi alalım diye düştü diğer açıkgöz. Zaten kayıtlı şirket kurmaya gerek de yok. Merdivenaltı, gizli saklı yapmalı; sigortaya da para kaptırmamalı.
***
Kaç yıl çalıştın sen bu işte? Bir buçuk yıl. Sonra neden ayrıldın? Söylentiler çıktı, bıraktım. Hasta-lananlar oldu. Nasıl çalışırdınız? Anlatır mısın? Biz bu odadan biraz daha büyük bi yerde çalışıyoduk. 2 metreye 2 metre kabinler var. Kompresörle kota kum püskürtürdük. Öyle bi toz olurdu ki göz gözü görmezdi. Maske takar mıydınız? Ben takmazdım. Bazı tülbent falan takanlar vardı ya onlar da hastalandı. Cam açar mıydınız? Yok doktor bey. Kum kaybolmasın diye kapalı tutardık. Ne cam ne kapı açık olurdu. Kum bizden pahalı. Kaç saat çalışırdınız? 10 saat. Bazen 12 saat. Bazıları gece de kalırdı. Nasıl yani? Asma kat vardı. Kaçak işçiler vardı, yabancı. Onlar asma katta uyurdu.
***
SiO2 (silisyum dioksit/silika) bolca bulunur bir mineraldir dünyada. Birçok ev aletinin yapımında kullanılır. Kumda bolca bulunur. Bu sıra işçi akciğerlerde de sık rastlanır. Birçok iş kolu vardır bu mineralin kullanıldığı. Şöyle bir sayarsak; taş ocakları, maden işçiliği, tünel kazıcıları, dökümcüler, cam sanayi, seramik, vitray, çimento, çanak-çömlek, kiremit, tuğla, balçık üretimi… Ha bir de kum püskürtme.
Silikozis denen hastalık bir akciğer hastalığıdır. SiO2 mineralinin akciğerlerde yaptığı hasara bağlı olarak gelişir. Bir meslek hastalığıdır. Yani yapılan iş nedeniyle başa gelir. Gündelik yaşantıda tozlu bir ortamda kalmakla olacak iş değildir. Dolayısıyla sadece ve sadece işçi hastalığıdır.
Ne olur bu hastalıkta? Kısaca; solunarak akciğer dokusuna ulaşan SiO2 tanecikleri vücudun bağışıklık sistemi tarafından yok edilemez. Etrafları kalın bir doku ile sarmalanır, ancak bu alan artık solunum işlevine katılamaz. Akciğerlerde yaygın bir şekilde bu taneciklerin bulunması, bu alanların giderek artmasına ve bu kalın dokunun kontrolsüz büyü-mesine yol açar. Akciğerlerin hava keseciklerinden oluşan süngersi yapısının yerine karaciğer gibi katı boşluksuz bir yapı hakim olur. Böylece hastalar, ilk olarak eforla nefes darlığı çekmeye başlar. Daha sonra artık hiçbir iş yapmazken dahi nefes alamaz olurlar. Bu tablonun kişiyi bu hale getirmesi 5-15 yıl sürer. Ancak maruz kalınan tozun dozu bu süreyi birkaç aya kadar indirebilir. Nitekim yazının konusu olan hayatlar için süreler işte bu derece kısaydı.
***
Sigortan var mı? Yok. Neden yaptırmadınız? Bizde kimsenin yok. İyi para verirlerdi. Biz de olmasa da olur dedik. Bilmedik ki ne işe yarar. Kaç kişi var senin gibi? Bizim köyün bütün erkekleri hasta. Hepimiz de sigortasızız. Nerelisin? Bingöl.
***
Meslek hastalığı tanısı kolay konmaz bu ülkede. Silikozis bir işçi hastalığıdır, doğru. Ama işçi olduğuna dair kanıt gerek. O da sigortadır. Sigortalı işçiysen alırsın viziteni doktora çıkarsın. O da meslek hastalığından şüphelenir ve seni meslek hastalıkları hastanesine sevk eder. Burada meslek hastalığı onayı verilirse hem diğer çalışanlar için hem de çevreye yönelik gerekli önlemler alınır. Ayrıca tanı aldığında bazı yasal hakların da olacaktır. 
Ancak sigortası olmayan kimseye meslek hastalığı tanısı konamaz. Zira sigortasız işçiye işçi demez devlet. İşçi denen kişi kayıtlı işyerinde, sigortalı çalışır diye bilir o. Geri kalanı da – işte – çalışmıyordur besbelli; işçi olamaz. Merdivenaltı çalışma ne ki, yok öyle bir şey. Kayıtlı işyeri bile olsa 50 kişiden az işçi çalışıyorsa işyeri hekimi zorunluluğu yoktur. Denetim de zaten hak getire. Yine de bir yol vardır, Aziz Nesin’e göz kırpıştırır. Aynı işyerinde sigortalı çalışan iki – devlet nazarında – işçi, senin orada sigortasız çalıştığına tanıklık ederse meslek hastalıkları hastanesine başvurabilirsin. Öyle tanık ara ki bulasın.
***
Nasıl buldun sen bu işi? Bizim köyden İstanbul’a gelenler oldu. Sonra bizi de çağırdılar. Dediler iş var. Parası da iyi. Hepimiz kalktık geldik. Gece gündüz çalıştık. Sonra duyduk ki hasta olunuyomuş. Ölenler olmuş. Korktuk bıraktık. Emmim oğlunda da var. O şimdi makineye bağlı. Ben de korktum geldim bir hal çaresi sormaya. Köyde korkup da gelmeyen çok kişi var. Ya hasta çıkarsam diye. Çaresi yok mudur doktor bey? Dört çocuğum var benim. Oğlum çalışıyo da öyle para giriyo eve. Benim çalışacak halim kalmadı.
***
Silikozisin tedavisi yoktur.
Bugüne kadar tanı alan birkaç yüz kişi olmuştur. Ancak hasta olup da tanı alamayan, hekime gidemeyen veya korkudan gitme-yen, sayılarının 5000’den fazla olduğu tahmin edilen bir yığın insan vardır. Özellikle Bingöl, Karlıova, Taşlıçay köyünde yaşa-yan erkeklerin neredeyse tümü bu nedenle ölüme yatmış durumdadır.
Bu yazıyı yazarken gelen haberle ölenlere bir kişi daha eklendi. Çoğu 23-24 yaşında, 45 işçi öldü. Dahası da olacak. Ölecekler.
Dünyada ilk defa Türkiye’den bildirilmiş bir durumdur konfeksi-yon işçilerinde silikozis. Avrupa’da 50 yıl önce yasaklanmıştır. Haliyle hepimizin bildiği, giydiği markalar, işçinin ucuz ve bol olduğu Türkiye, Bangladeş, Suriye gibi ülkelere kaydırmıştır modaya beyazla(tıl)mış kot sağlama işini. Mağdurları da bu uluslararası firmalara taşeron üretim yapan yerlerde güvencesiz, bilgi verilmeden, önlem alınmadan çalıştırılan işçilerdir.
Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi tarafından organize edilen yardım kampan-yaları ve yürütülen mücadele ile konu çeşitli kereler gündeme gelmiştir. Sonunda Türkiye’de de kot kumlama işi yasaklanmıştır. Ocak ayında sağlık bakanlığı, bu hastaların hastanelerde ücretsiz tedavi olabileceklerini bildirmiştir. Ancak bu durum sözde kalmıştır. İşçiler başvurdukları hastanelerden “bize ulaşan bir bilgi veya kararname olmadı” denilerek geri çevrilmişlerdir. Bu arada “herkese sağlık hizmeti” masalı bitti. 18 yaş altı ücretsiz muayene de. “Paran kadar sağlık” dönemi kapıda. Artık bu işçiler ve onların çocukları sağlık hizmeti alamaz durumdalar. Bu insanların acilen geriye dönük olarak haklarının tanınması gerekmektedir. Aksi taammüden cinayettir.
Meslek hastalıkları önlenebilir hastalıklardır. Bu nedenle kabul edilemez. Kabul edilmediğinden de ahlaki ve vicdani bir olaydır. Silikozisin tedavisi yok ama silikozis siyasetle yok edilebilir. Diğer meslek hastalıkları gibi, hatta neredeyse aklınıza gelebilecek tüm hastalıklar gibi, etken(ler) siyasi ve sosyaldir. Yoksa siz sağlığı biyolojiden ibaret mi sandınız? Öyle olsaydı silikozisin nedeni SiO2 olurdu. Öyle mi? Yoksulluk, işsizlik, göç, işyeri koşulları, yaşama koşulları, sosyal güvence, taşeron çalışma, kâra dönük üretim anlayışı – sömürü yollu kazanç mantığı, sağlık hakkı, hekime erişim, ilaca ve hizmete erişim vs. bizi hasta etmez diyebilir misiniz?
***
“Kot kumlamaya gelirsin, sonra askere gidersin, çürüğe çıkarılınca öğre-nirsin hastalığını, köyüne döner, ölürsün. Buna kumlama hastalığı derler…"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder