Sona Giderken

Didem Çınar

 Onun masasında karşılıklı oturuyorduk, ben yazıyor çiziyor, o arada bir gelip, bakıp yorumlar yapıyordu. Garip bir adamdı. Garipliği de daha önce tanıştığım ve tanıdığım bütün insanlardan farklı olmasından ileri geliyordu. Farklıydı. Kelimelere dökemediğim bir farktan bahsediyorum. Bir gün yine çoğu kimseyle hiç konuşmadığım konulara girmişken bana şöyle söyledi:
- Paralel evrenleri bilir misin?
- Hayır, bilmiyorum.
- Dünyayı bir tren olarak düşün. Üzerinde ilerleyebileceği bir sürü ray var. Tren giderek hızlanıyordu, sona doğru… Ama bu treni yavaşlatan ve rayını değiştiren bir şey oldu. 68 kuşağı... Şimdi tren yine hızlanıyor, sona doğru. Dünya sonuna yaklaşıyor ama hızını biraz azaltmayı başardı 68 kuşağı. 68 kuşağı, yani benim kuşağım…

- 68 kuşağı derken? 68 doğumlular mı?
Sağ elini açıp sağa sola sallayarak ve “kime laf anlatıyorum ki” diyen bir edayla “oo… hoo…” diyerek odadan çıktı. Sorduğum sorunun yersiz yurtsuz bir soru olduğunu ağzımdan kelimeler dökülürken de hisseder oldum ama çıkmıştı bir kere. Bugün bu kelimelerin ağzımdan çıkmasını çok yadırgamıyorum. Çünkü ben de son hızla giden bir trenin yolcuları arasında kaybolmayı başaran 80 kuşağındanım. 80 kuşağı, yani benim kuşağım…
***
Küba’dayım… 51 yıldır direnen ülke… Herkesin hakkında bir şeyler düşündüğü ya da söylediği ama çok az kimse tarafından gerçekten bilinen ülke… Mevcut algıları yerle yeksan edebilecek, “hâlâ bir umut var” dedirten ülke…
Sosyalist bir ülkenin bugünkü koşullarda tek başına ayakta kalması gerçekten de zor. Ama Küba ayakta kalmayı başarıyor. Sovyetlerin yıkılmasıyla yalnızlaşan Küba ayakta kalabilmek için kapitalizmin en yıkıcı ürünlerinden birisi olan turizme sarılmış durumda ne yazık ki. Ama adanın koşullarını düşününce de başka bir çıkar yol yok gibi.
Devrim için mücadele eden eski bir gerillaya soruyoruz:
- Yeni nesil devrime sahip çıkıyor mu?
- Bizden daha fazla. Biz asker olarak devrimi kurduk, şimdi bir sürü doktor yetişiyor Küba’da. Artık askerler yerine doktorlar var.
Devrim öncesi Küba halkının ortalama yaşam süresi 55 iken, devrim sonrası dönemde 75’e çıkmış. Yeni doğan bebek ölüm oranının en düşük olduğu ülkelerden birisi. Kapitalizmin ekseninde tüm Kübalılar fakir. Ama hiçbiri bizim ülkemizde açlık sınırının altında yaşayan insanlar gibi evsizlikten, işsizlikten ya da açlıktan ölmüyor. Herkesin barınma, eğitim ve sağlık hakkı var. Eğitim ve sağlık için para alınmıyor. Bunları zamanında sömürdükleri ile değil, devrim sonrasındaki kıt kanaat kaynaklarıyla yapıyorlar. Endüstrileri çok gelişmiş olmadığından ve ciddi bir ambargoyla karşı karşıya olduklarından temel ihtiyaçlar dışındaki şeylere rahatlıkla ulaşamıyorlar. Ama paylaşım mümkün olduğunca adil yapılmaya çalışılıyor.
“Fidel ölmeden Küba’ya gitmeli” diye düşünüyordum ama gördüm ki Fidel öldükten sonra da Küba ambargolar ve asılsız söylentiler karşısındaki onurlu duruşuna devam edecektir. Her şeyden önce tepeden inme değil, tabana yayılmayı başarabilen bir örgütlenme anlayışının hâkim olduğunu gördüm. Tüm yerleşim yerlerinde yaklaşık 200 kişinin yaşadığı her alan (sadece bir apartman veya sokak olabilir) ayrı bir bölge gibi örgütleniyor. Bu örgütlenmelere “Devrimi Savunma Komitesi” deniyor. Sadece politik bir örgütlenme gibi anlaşılmasın, o bölgede yaşanan tüm sorunlar, bireysel sorunlar da dâhil, bu komite tarafından çözülmeye çalışılıyor. Komiteye üye olmak tamamen gönüllülük esaslı. Komiteye üye olanların sahip oldukları her hangi bir ayrıcalık söz konusu değil. Sadece bu komiteler değil, gençlerin ayrı, kadınların ayrı hatta çocukların ayrı örgütleri var.
Ütopyam gerçek mi oldu? Ütopyam gerçek olsa zaten ütopya olmazdı. Küba gerçek ve isterdim ki hepimiz öyle bir duruş sergileyebilelim. 5 Küba vatandaşı haksız yere ABD’de hapiste tutuluyorlar. ABD hükümeti tarafından bazılarının aileleri ile görüşmesi yıllardır engelleniyor. Küba ne yapıyor? 12 yıldır her platformda, her mekânda, okullarda, pazarlarda, hastanelerde, evlerde Küba Beşlisi’nin uğradığı haksızlığı durdurmaları için ABD’ye karşı direniyor. Kübalı gerillaya “Ülkenizin en büyük sorunu sizce nedir?” diye sorduğumuzda ambargo, ABD politikaları vs. demeden “Küba Beşlisi” diyor. Çünkü hiç kimse Küba için uçucu bir gündem maddesi değil. Biz ne yapıyoruz? Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz ama biz de uçaklarınıza bayıldık, doğuya bunlarla açılmayı planlıyoruz…
***
Tren giderek hızlanıyor, sonuna doğru… Ama bu treni yavaşlatan ve rayını değiştiren bir şey var. Küba…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder