Solidão (Yalnızlık)

Pınar Dursun

Oyalı perdeleriyle, balkonlarında asılı çamaşırlarıyla seni kendine ait hissettiriyor, küçük mütevazı Portekiz evleri. Başka bir ülkede yaşıyor olmanın farkındalığı, sokakta kestane satan teyzeyi mahallendeki komşu teyzeye benzetmene engel olamıyor. Kafelerde dev ekran karşısında futbol maçı izleyen kalabalığın bizden tek eksik yanı çay yerine kahve içiyor olmaları sanki. Bazen başka bir ülkede olduğunu unutuyorsun. Yolculuk yaparken için geçiyor mesela, başını camına usulca yasladığın otobüs, yol kenarı boyunca uzanan ve lezzetli Portekiz şaraplarının kaynağı olan üzüm bağlarıyla yarışıyor sen uyanmaya çalışırken. Ve o mahmurlukla kendini bir an Ege’nin kıvrımlarında hissediyorsun. Yılın her günü için farklı şekilde pişirdikleri okyanus balığından bahsediyorlar, yüzünde bir tebessüm ve aklında Karadeniz hikâyeleri ile dinliyorsun, şaşırmadan.



Eksik olan bir tad var her sarhoşluğumda..

Gülümsediklerinde daha da belirginleşen kırışıklıkları mutlu olduğunu fısıldıyor Portekiz insanının, kaşlarının arasında değil gözlerinin kenarında çoğalıyor duygular. Sebebini arıyorsun bizdekinden daha fazla olan bu mutluluğun. “Fakirlik aynı fakirlik” dedirtiyor, kısa pantolonuna ve yıpranmış ayakkabılarına aldırmadan huzurla yürüyen amca. Okyanusa verdiğin sevgiliye ağıt yakıyorsun fado dinlerken sen de, hasret aynı. Yaşam mücadelesi burada da var elbet, bahçesinden topladığı biberi aynı kaygılarla paylaşıyor tezgâhının başındaki pazarcı. Ve bir süre sonra dinginleşen ruhun, seni bu ülkede de takip eden güneşin sıcaklığını hissediyor. Anlıyorsun.. Gözlerinin kenarında daha da belirginleşen çizgiler.
Gözlerimin kenarında beliren çizgileri, hasretim nemlendiriyor.. İzin vermiyor derinleşmesine..
Bir süre sonra insanlarda fark ettiğin mütevazı çekingenliğin yaşadıkları ülkenin keşfedilmemişliğinden ve köşede kalmışlığından geldiğini anlıyorsun. Fark ediyorsun ki Portekiz, bir yanını sonsuzluğa dayamış, sanki derdini buraya haykırıyor; öfkesini, üzüntüsünü bu sonsuzlukla paylaşıyor. En büyük kavgayı ve mücadeleyi bu sonsuzlukla ediyor çünkü. Tüm mahsunluğu, sakinliği ve sevinciyle ise “ben varım” diyor dünyanın geri kalanına, kocaman bir sırrı dilinin ucunda saklarcasına haylaz. Portekiz.. Huzurun berrak olduğu ülke, coşkunun ise sessiz. Portekiz.. Dar sokakları sarıyor bedenini, parmak uçlarında dans edercesine yürüyorsun arnavut kaldırımlarında, şımarık..
Yetmiyor şımarmalar.. Parmak uçlarımda yine de ağırlığı eksikliğimin..
Belli belirsiz fadolar mırıldandığın dönüş yolunda, kendi ülkende de türküler söyleyeceğini hissediyorsun.  Hasretin başka türlüsü başlayacak çünkü, biliyorsun. Sana bir yanının oraya ait olduğunu hissettiren insanları tanımış olmanın mutluluğu var içinde. Kavuşacaklarının sevinci ile ayrıldıklarının hüznü birbirine karışmış, dönüp bakıyorsun son kez bu sıcak ülkeye.
Kavuşacak olmanın sabırsızlığı ile..

Resim: Pınar Dursun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder