Kızıl Yıldız: Bolşevik İdeolojinin Romana Yansıması (I)

Kaya Tokmakçıoğlu
Aleksandr Bogdanov’un Kızıl Yıldız’ı Rusya’nın siyasal ve toplumsal ortamını altüst eden ve böylece politik söylemi Çarlık’tan, halkın iradesini yansıtan siyasi partilere geçiren 1905 devriminin rüzgârında yazılmıştır. Aynı dönemde 19. yüzyıldan devralınan, kentlere akın, artan okuma-yazma oranı ve yeni bir entelektüel sınıfın oluşması şeklinde özetlenebilecek bir modernizm de Rusya topraklarında gerçekleşiyordu. Toplumsal düzlemdeki bu yarılma beraberinde kitle partisine olan destek ve siyasi propaganda mekanizmalarının gelişkinliğinin artması gibi birçok siyasal değişime yol açıyordu. Çarlık Rusyası artan şekilde kırılganlaşıp siyasallaştıkça Bolşevikler yeraltından çıkıyor ve ideolojilerini sıradan parti üyeleri veya halka anlatabilmek için farklı yöntemler geliştiriyorlardı. Kitlelerin hızla siyasallaştığı bu ortamda, Bogdanov’un Kızıl Yıldız’ı da, Bolşevik ideolojinin siyasi bir roman aracılığıyla oluşturulma çabası olarak görülebilir.


Değişen toplumsal koşullar
Bu dönem Rus toplumunda yaşanan en önemli değişimlerden biri kentlere olan göç olarak özetlenebilir. Kentlerde yoğun-laşan nüfus, siyasallaştırılıp ha-rekete geçirilebilen ve böylelikle daha kolay örgütlenebilen bir kitle yaratmıştır. Çar’ın iktidarı yozlaşıp demokratik kurumlar yönetsel mekanizmalarda daha etkin bir rol oynamaya başladıkça kentlerdeki kitleleri harekete geçirmek ve 1900’ün ilk on yılında Rusya’da artan devrimci coşkuyu daha ileri bir aşamaya taşımak daha büyük önem kazanmıştır. İşte kentlerde yoğunlaşan bu kalabalık, Rusya’nın geleceğini Bolşevik bir biçimde tayin etmesinin biricik koşulu olacaktır. Fakat sorun, halkı, Bolşevik tarih anlayışı, uygulanacak yöntem ve plan açısından nasıl ikna etmek gerektiğinde düğümlenmektedir.  Dönemde eğitime verilen önem, değişimin gücü olan halk ve değişimin liderleri olan entelektüeller arasında bir diyalogun oluşmasını sağlamıştır. Örneğin, ülkedeki ilkokulların sayısı 1878’te 25.000’den, 1911’de 100.000’e çıkıp okur-yazar oranında ina-nılmaz bir sıçrama yaratmıştır. Nitekim 1897’de Rus İm-paratorluğu %21’lik bir okur-yazar oranına sahipken, 1. Dünya Sa-vaşı’nda bu oran %40’a çıkmıştır (Figes, 93).

Görüntü kirliliği
Yoğunlaşmış bir nüfusun ve artan okur-yazar oranının birleşimi herhangi bir ve tabi ki Bolşevik ideolojinin daha kolay ve etkin bir şekilde yayılıp saçılmasını sağlamıştır (Figes, 93.  Burada Figes “okur-yazarlık ile devrimler arasındaki bağlantı”ya göndermede bulunur. Okur-yazarlık oranı arttıkça Rusya’nın yüzyıl başında içinde bulunduğu durum ile Fransa ve İngiltere’nin devrimci du-rumlarındaki durumlar oldukça fazla benzerlik gösterir).  Bu bağlamda halk için Bolşeviklerin sahip olduğu karmaşık ideolojiden dolayı “Tüm İktidar Sovyetlere” ve “Barış, Toprak ve Ekmek” gibi basit ve anlaşılır sloganlar kullanılmıştır. Benzer şekilde sıradan parti üyeleri de Hegel ve Marx’ın “soyut” düşüncelerinden muzdariptirler. Bu bağlamda Kızıl Yıldız romanında Leonid, Menni’ye sorar: “Çocukların eğitimine bu soyut ve genel düşünceler, gündelik hayatlarında yer almayan bu dünya resmi ile başlamayı tavsiye ediyor musun? Bu onların ufacık beyinlerini boş, nerdeyse anlamsız görüntülerle doldurmak değil mi?” (Bogdanov, 51). Basit sloganlar veya Marx’ın felsefi düzlemdeki tartışmaları bu işleyişe sahiptirler: Entelektüel olmayan parti üyelerinin zihinlerini boş ve anlamsız görüntülerle doldurmak. Bu yüzden Bog-danov’un kitabı liderler ve hareketin üyeleri arasında da köprü görevi görecek kimi avantajlara sahiptir. Mars’taki (kızıl yıldız) bitki örtüsünün bile kızıl olduğu ütopyacı komünist toplumda proletarya diktatörlüğü, devlet, siyasal partiler, uluslar, kent-kır ayrımı ortadan kalkmıştır. Mükemmel bir şekilde örgüt-lenmiş, planlı ekonomiye ve gelişkin teknolojik altyapıya (tamamen otomatikleştirilmiş bir sistem, karşı-maddenin ve radyoaktif enerjinin bilgisine sahip bir toplum, parçacık fiziğiyle harekete geçirilen uzay gemileri) sahip bir toplum vardır. Ekonomi bilimsel verimliliğe dayanır ve örgütsel ilkelerle (veri kontrolü, karmaşık istatistiksel program-lama) detaylandırılmıştır. İnsan-ların istekleri tümüyle kar-şılanmıştır. Bogdanov bu resme toplumsal ve kültürel yaşamın çeşitli öğelerini (özgür emek, emekle ilişkilendirilmiş zihinsel sağlık, ortaklaşmacılık, toplumsal bilinç, çocukların ortaklaşmacı eğitimi, kadın ve erkek eşitliği, Mars dilinin kendine has özellikleri, aşk ve cinsellik, belli koşullarda yaşamı sona erdirmenin ağır başlı bir yolu olarak intihar, karşılıklı kan nakli, hastaların hipnotizmayla tedavisi vd.) ekler.

Devrim ve ütopya
Bogdanov’un metni Mars’ta kurgulamasının dışında, bu bilim-kurgu romanı olağanüstü sloganlar ve karmaşık felsefelerle örülü anlamsız görüntülerin görsel temsillerini sunar. Menni’nin söylediği ve Bogdanov’un düşün-düğü gibi: “Bu gibi kitaplar, yöntemdeki boşlukları doldurarak bilgiyi takviye etmeye, desteklemeye ve kitleleri daha detaylı çalışmalar yapmaya sevk ederler.” (Bogdanov, 52). Aslına bakılacak olursa Bolşevik partinin sıradan üyeleri ile liderleri arasındaki boşluk zannedildiğinden fazladır. Bu boşluklardan biri, Marksist dü-şüncenin en gizemli ve önemli unsurlarından biri olan Devrim düşüncesidir. Bogdanov hem bu romanda hem başka yazılarında devrim düşüncesi üzerine yoğun bir emek harcar. Kavganın hiçbir zaman bitmeyeceği ve başarı ve başarısızlıkların, dünyayı daha yaşanılır bir yer haline getirmedeki çabaları kesmeyeceğine inanır. Buna örnek olarak, 1905’te Rusya’nın temel düzeninin yıkılamayıp çoğu insanın hayal kırıklıkları içinde kalması verilebilir. Bogdanov şöyle yazar: “Kamuoyu bilinci olaylardan … yoğun bir şekilde etkilenmişti” ve “Herkes kavgaya hızlı bir son verecek bir zafer bekliyordu”. Bu yüzden başarısızlık karşısında moral verecek şekilde mücadeleyi yükseltme kaçınılmaz olmuştu (Bogdanov, 24).
Bogdanov bunun bilincindeydi ve Kızıl Yıldız’ı sıradan parti üyelerini veya okuma bilen herhangi birini eğitmek için yazmıştı. Devrimin kolay gerçekleştirilebilir olmadığı ve asıl devrimden sonra yapılacak olan şeylerin fazlalığı Kızıl Yıldız’a damgasını vurur. Nitekim Marslılar işçilerinin ütopyasını elde etmiş-lerdir, çünkü Dünyalı akrabalarına göre iki katı daha fazla çalış-maktadırlar. Topraklarının sadece dörtte birinden kaygılıdırlar, engin okyanuslar ve muazzam sıradağlar gibi iletişimi engelleyen coğrafi öğelerden çoğunlukla yoksundurlar (Bogdanov, 53-54). Her ne kadar sosyalist devrime yardım eden bir doğaya sahip olsalar bile nihai hedefe daha fazla zaman ve emek harcanmalıdır.
Bu çabalar sayesinde, kölelik dışarıda bırakılacak olursa, feodalizm, kapitalizm ve ütopik sosyalist sona ilerleyen tarihsel çağlar birer birer geride bırakılır. Ulus-devletin olmadığı ve tek bir dilin konuşulduğu uluslarüstü bir yapıya geçiş, Menni’ye göre, birkaç yüzyıl önce gerçekleşmiştir (Bogdanov, 54).  Bu ise Mars’ın ideal şartları altında işçilerin sosyalist devletini gerçekleştirmenin oldukça uzun bir zaman aldığına işaret eder. Bu yüzden Mars’ta yüzyıllar boyunca gerçekleşenler 1905’te acil bir sosyalist devrim beklemiş tezcanlı devrimcileri dehşete düşürebilir. Buna rağmen Bogdanov yüksek tutulan umutların bertaraf edilmesini başarısızlık sonucu doğabilecek sonuçlarından dolayı sık sık tartışmaz. Bunun yerine insanların durmadan ça-lışmasını, uzun süreli düşünmesini ve önlerindeki zorlu görevi kabul etmelerini salık verir.
“Sosyalist devrim” gerçekleş-tirildikten sonra Marslılar bu defa doğaya karşı bir kavgaya girişirler. Enno bunu şöyle açıklar:
Doğa ile bir barış söz konusu olamaz. Hatta bunun gibi bir düşmana karşı kazanılan zaferden sonra yeni bir tehditle karşı karşıya kalabiliriz. Şu anki tarihsel dönemde gezegenimizin sömürülmesini on katına çıkardık, nüfusumuz artıyor ve dolayısıyla ihtiyaçlarımız daha da fazlalaşıyor. Çeşitli endüstri kollarımız doğal kaynaklarımızın ve enerjinin tükenme tehlikesi ile karşı karşıya geldiler. Buna karşı bir alternatif olarak bugünkü ve gelecek kuşaklarımızın yaşam sürelerini kısaltma yoluna gitmedik, ancak şu andan itibaren mücadele özellikle şiddetli bir hal almıştır.” (Bogdanov, 79).
Burada Enno, Leonid’e Mars’taki bireyi dehşete düşürecek gerçeği söylemektedir.  Marslıların devrimci mücadelesi bitmemiştir ve hatta bitmeyecektir. Bogdanov bu pasajla açık bir mesaj yollamakta ve devrimin sonuyla ütopyanın geleceğini ve her şeyin iyi olacağına inananlara yanıldıklarını söy-lemektedir.
Bogdanov’un ütopyayı ger-çekleştirme çabaları ve sonraki yaşamın zorlukları üzerine söyledikleri endişe verici ve korkunç olarak görülmemelidir. Her ne şekilde olursa olsun Bogdanov devrimci kavgaya şüphe düşürmek istemez. Uyarısı sadece bilinci arttırmaya dönüktür. Bununla birlikte Bolşevik ide-olojinin ve ütopyaya giden yolun kimilerinin inandığı gibi basit sloganlar ve parti iletileriyle gerçekleşemeyeceğini bilmektedir. Bunlar belki de parti liderleri, sıradan üyeleri ve üye olmayan kalabalığın duymak isteyeceği şeyler değildir. Ancak Bogdanov “hoş söz”den hoşlanmamakta ve aksini yapacak olsa slogan icat edeceğini belirtmektedir. Bunun yerine dünyayı özgürleştirmenin olumlu ve olumsuz yönlerini yazmayı seçer.
Devamı gelecek Çekmece’de…




Metinde Adı Geçen Kaynaklar:

Orlando Figes, A People’s Tragedy: The Russian Revolution 1891-1924 (New York: Penguin Books, 1996) 93.

Alexander Bogdanov, Red Star: The First Bolshevik Utopia (Bloomington: Indiana University Press) 51. Çeviriler: Kaya Tokmakçıoğlu





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder